Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinin ORSAM iş birliğiyle “2011 Sonrası Irak” başlıklı uluslararası sempozyum yaptı. Sempozyumun açılışına sempozyumun onursal başkanı olan Rektör Prof. Dr. Yusuf Tekin de katıldı. Sempozyumda 10’a yakın ülkeden yaklaşık 90 akademisyen bildiri sundu. Sempozyumun oturumlarında Irak’ın ekonomik, sosyal, politik, güvenlik meseleleri ve dış ilişkileri ele alındı.
“Irak ile Çok Köklü İlişkilerimiz Var”
Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ise “Irak ile çok köklü bir ilişkimiz var. Büyük bir sınırımız ve akrabalık bağlarımız var. Önemli ekonomik bağlarımız var. Irak’ta yaşayan etnik grupların ortak bir geleceği paylaşması, Irak’ın istikrarı etrafında birleşmesi önemlidir. Irak’a yönelik en büyük tehditlerden biri DAEŞ’ti. Bu konuda Türkiye hep Irak’ın yanında oldu. Türkiye, DAEŞ ve PKK ile mücadeleye kararlı bir şekilde devam ediyor. Türkiye, terörden zarar görmüş Irak’ın yeniden imarı konusunda en çok desteği veren ülkedir” ifadelerini kullandı. Bakan Yardımcısı Kıran, sempozyumu düzenleyen Üniversitemize ve ORSAM’a teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.
“Komşu Ülkelerle Yakın İlişki Kurmak İstiyoruz”
Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Tekin, “Bölgemizdeki ilişkiler emperyal bir bakış açısıyla oluşturulmuş suni bir yapıya sahip. Modern ulus devlet artık ömrünü tamamlamak üzere. Modern devlet ve onun dayatmacı yapısına ilişkin tartışmalar siyaset bilimi alanında sürüyor” ifadelerini kullandı. Batı’da ulus ötesi birlikteliklerin oluştuğuna dikkat çeken Rektör Tekin, “Biz de emperyal mantığa isyan eden çıkışlar yapmak zorundayız. Bu sempozyum, aslında bir anlamda bu karşı çıkış için bir başlangıç olacaktır” dedi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinin sosyal bilimlere odaklanmış bir üniversite olmasının önemine vurgu yapan Rektör Tekin, “Üniversite olarak bu anlamda üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Bütün komşu ülkelerimizle çok daha yakın bir ilişki kurmak istiyoruz. Bugün burada yapacağımız sempozyum bu sürece katkı verecektir” şeklinde konuştu. Rektör Tekin, sempozyumun hayırlı, başarılı geçmesi temennilerini ileterek konuşmasını sonlandırdı.
ORSAM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal da, “Ciddi değişim geçiren Ortadoğu’yu yakından takip ediyoruz. Sempozyumumuz da bu çabamızın bir sonucudur” dedi. Türk ve Irak toplumu arasındaki bin yıla yaklaşan yakın ilişkilerini hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Uysal, “Bu sempozyumun da bu ilişkilere önemli katkıları olacağına ve ayrıca bölge refahı için önemli sonuçlar çıkaracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı. Irak’ın Türkiye Büyükelçisi Hasan Al-Janabi, “Irak son 30 yılda çok önemli gelişmeler yaşadı. Siyasi gelişmeler, idamlar, çok büyük vahşetler yaşandı. ABD askerlerinin ülkeyi terk ettiği 2011’den sonra ekonomik ve toplumsal olarak iyiye gidiyordu ama 2014 yılında DAEŞ işgaliyle Irak yeniden çöküşe gitti. Bu terör örgütü, Irak’ın çok önemli yerlerini yerle bir etti. 50 bin insan öldü, 4 milyon insan yerinden edildi. 200 bin ev yıkıldı. Ulusal askeri harcamalar 300 milyar doları buldu. Bu, DAEŞ terörünün Irak’a maliyetidir. Ama Irak’ın ölçülemeyecek düzeyde kayıpları var. Terörün ve savaşın meydana getirdiği bu sorunları parayla düzeltemezsiniz. Irak’ın istikrarı bölgenin istikrarı demektir” şeklinde konuştu.
“Göç Edenlere Türkiye Sahip Çıktı”
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Devlet Bakanı Aydın Marouf, Irak’ın içerisinde çok çeşitli etnik grupların bulunduğu önemli bir ülke olduğunu söyledi. Irak’ta geçmişte Irak hükümeti tarafından adil bir yönetim uygulanmadığını vurgulayan Bakan Marouf, “Şu sıralarda Bağdat’ta devam eden gösteriler de bunun bir sonucudur. Halkın istekleri gerçektir. Biz her zaman Irak’ta barıştan yana olduk. Irak’ta bir Türkmen grubu bulunmaktadır. 2018’den sonraki hükümette Türkmenlerin temsil edilmemesi demokrasi ve insan hakları açısından sorunludur. Irak’ta sadece iki etnik grup yok, diğer etnik grupların da yönetimde hakkı var” şeklinde konuştu. Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerin önemine dikkat çeken Bakan Marouf, “Bu ilişkilerin daha da güçlenmesi için çalışıyoruz. 2011’den sonra DAEŞ’in Irak’ın önemli şehirlerini işgal etmesinin ardından göç etmek zorunda kalan insanlara tek sahip çıkan ülke Türkiye olmuştur. Bu yüzden de Türkiye’ye ayrıca teşekkür ediyoruz” dedi.