Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, yetenekli çocukların güzel sanatlar ve spor liselerinde eğitim aldıklarını belirterek, daha önce spor ve güzel sanatların aynı çatı altında bulunduğunu hatırlattı. Daha sonra bu okulların iki ayrı tür olarak düzenlendiğini anlatan Tekin, öğrencilerin, okul hayatlarında sosyal ve sanatsal alanlara yeterince zaman ayıramadığına dikkati çekti.
Tekin, ülkenin geleceği için özel yetenekli öğrencilerin erken yaşta keşfedilmesi gerektiğinin altını çizerek, ortaokul düzeyinde sanat ve spor okullarının açılması gerektiğini ancak kanun itibarıyla bunun mümkün olmadığını ifade etti.
Yetenekli öğrencilerin ancak lise düzeyinde ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim alabildiğine işaret eden Tekin, “Ülke genelinde 55 spor ve 73 güzel sanatlar lisesi bulunuyor. İhtiyaç doğrultusunda bu liselerin sayısı artırılacak. Özellikle olimpik sporlarda, Gençlik ve Spor Bakanlığıyla, ´liselerimizi bu anlamda daha spesifik hale getirebilir miyiz´ diye çalışıyoruz” dedi.
Tekin, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile spor tarihinin en önemli işbirliği yapılarak İstanbul´da açılan Meral-Celal Aras Spor Lisesi´sinin, Türkiye´nin ilk futbol okulu olduğunu dile getirdi. Özellikle Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim´in okulun açılmasında, süreci başından beri birebir takip ettiğini ifade eden Tekin, şunları söyledi: “Terim kurguladı, biz de akademik kısmında ona destek olmaya çalıştık. Biz, akademik alanda çocuklara ders veriyoruz, öğrencilerin seçimi ve diğer dersleri TFF ve futbol konusunda donanımlı akademisyenler yapıyor. Başarılı bir model ve iyi bir örnek olacak. Daha önce voleybol okulu vardı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, federasyonlarla iletişime geçiyor. Spor liseleri tabelası altında spesifik spor dalları üzerine liseler açmak istiyoruz. Basketbol, voleybol, kış sporları gibi. Bunun altyapısını oluşturuyoruz. Federasyonların, ne kadar yapabileceğine bakarak sayıları belirleyeceğiz. Güzel sanatlar alanında da bu tür okulları açmak istiyoruz. Tiyatro, sinema, halk müziği gibi dallarda bu liseleri açmak rasyonelse ilgili kişilerle protokoller yaparak okulları açmayı arzu ediyoruz. Bu konuyu görüştüğümüz bazı sanatçılar sıcak yaklaşıyor. Birkaç tiyatrocu ve müzisyenle bu konuda ciddi görüşmeler yaptık. TFF ile yaptığımıza benzer bir protokol üzerinde çalışıyorlar. Bize önerilerini getirecekler, eğer uygun bulursak böyle bir protokol imzalayacağız.”
Müsteşar Yusuf Tekin, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bu tür liselere yönelebilmesi için kesintili eğitim sisteminin gerektiğini vurgulayarak, kesintisiz eğitimin dayatmacı bir zihniyetin ürünü olduğunun altını çizdi.
Ortaokullar arası geçişi kolaylaştıracak mekanizmalar üzerinde çalışılıyor
Tekin, çocukların, her kademede okul değiştirebilmesini istediklerini, 4+4+4 eğitim sisteminde açık liselerden, temel liselerden, fen ve anadolu liselerinden geçirgenliği kolaylaştırdıklarını ifade etti.
Ortaokullarda bunu sağlayacak mekanizmaları geliştirmeye çalıştıklarını belirten Tekin, “8 yıllık eğitimi kesintisiz hale getirmeyi istemek hem demokrasi hem insan hakları hem de özgürlüklerle bağdaşmıyor. Türkiye bunu aşmak için çok çaba sarf etti. Tekrar darbeci bir zihniyetin ürettiği, dayattığı noktaya geri dönmek akıl karı değil. Dolayısıyla kesintisiz eğitim çok rasyonel, çocukların gelişimiyle alakalı bir model değil. Biz kesintili eğitimle, çocuklar istedikleri tercihleri yapsın, istedikleri eğitim kurumlarında okusunlar istiyoruz” diye konuştu.
“Üniversiteye girişte TÜBİTAK yarışmalarından alınan ek puan gibi bir sistem olacak”
Tekin, sportif ve sanatsal alanda yetenekli çocukların uygun şekilde yükseköğretim almalarına da zemin hazırlamak istediklerini anlatarak, şöyle dedi: “Baştan beri, çocuklarımızın güzel sanatlar, sanat, spor ve sosyal faaliyetlerini daha fazla geliştirecek mekanizmaları üreteceğiz, demiştik. TEOG´u tanımlarken de uzun vadede, bu tür yetenekleri ölçecek, bunu liseye geçişte bir araç olarak kullanabilecek mekanizmaları da geliştireceğimizi ifade etmiştik. Şimdi Temel Eğitim Genel Müdürlüğümüz bunun çalışmalarını yapıyor. Bunlar ölçülebilir hale geldiğinde, temel eğitimden orta eğitime geçişte, bu tür etkinlikler, yetenekler bir araç olarak kullanılacak ve okul puanlarına etki edecek.”
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, spor, sanat, müzik, yabancı dil gibi kursların hepsi zaten MEB´in sistemine dahil olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Bu kapsamda spor kulüplerini de entegre ettikten sonra, tüm Türkiye´de bunu eşit uygulayacağımızı düşündüğümüzde, sizin temel eğitimden ortaöğretime geçişte okul başarınız şu, ortak sınavlardan aldığınız puan şu, güzel sanatlar, spor ve sosyal etkinliklerden aldığınız puanlar şu, diyeceğiz. Böylece çocuklarımızın yeteneklerini geliştirmesini sağlayacağız ve bunu da liseye girişte bir araç haline dönüştüreceğiz. Bu, üniversiteye girişte TÜBİTAK yarışmalarından alınan ek puan gibi bir sistem olacak. Bütün bunları yaptığımızda, hem öğrenciler üzerindeki sınav baskısını daha da azaltmış hem de çocuklarımızın yeteneğini test çözmeye kurban etmemiş ve onu geliştirmesi için zemin oluşturmuş olacağız.”