Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’da”24 Kasım Öğretmenler Günü” kapsamında düzenlenen “Öğretmen Gözüyle” temalı Maarif Kongresi’ne katıldı.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’da Atatürk Üniversitesi yerleşkesindeki 15 Temmuz Millî İrade Salonu’nda “24 Kasım Öğretmenler Günü” kapsamında düzenlenen “Öğretmen Gözüyle” temalı Maarif Kongresi’nde yaptığı konuşmada, bu yıl Maarif Kongresi ismiyle öğretmenlerin, farklı, örnek ve iyi uygulamaları, akademik bir formda sunabilecekleri bir etkinlik yapmak istediklerini söyledi.
Bunun için de adres olarak Erzurum’u seçtiklerini ifade eden Bakan Tekin, “Erzurum, hem sahip olduğu çok köklü bir tarih hem Millî Mücadele’mizde sahip olduğu yer hem de Anadolu irfanı açısından sahip olduğu değer açısından önemli bir şehir.” ifadesini kullandı.
“Eğitim, memleketimizin kalkınmasının anahtarı olan varoluşsal bir süreçtir”
Ülkenin eğitimle ilgili önemli sorunlarının, sahadaki uygulamalarının ele alındığı bu kongrenin, cumhuriyetin kuruluşu öncesinde 1921’de Ankara’da gerçekleştirilen 1. Maarif Kongresi’nin üzerinden 103 yıl geçtikten sonra Erzurum’da toplanmış olmasının kendisi için çok anlamlı olduğunu anlatan Bakan Tekin, şöyle konuştu:
“Bu 103 yılda neler oldu, nereden başladık ve nereye geldik, nereye varmak istiyoruz? Bu anlamda süreci doğru okumak gerekir diye düşünüyorum. Eğitim, memleketimizin kalkınmasının anahtarı olan varoluşsal bir süreçtir. Eğitim sistemlerinin sürekli değiştiği ve araştırma imkânlarının hiç olmadığı kadar geliştiği günümüz dünyasında, bizim özgün ve özgür bir bakış açısını esas alan yeni bir dil ve perspektif inşa etme gayretimiz hepinizin malumudur. Bu durumda eğitim alanı tabiatı itibarıyla statik olamaz. Bu dinamizmi dolayısıyla da sürekli bir aksiyonu öngörür. Bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmeler, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçlar, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar, bireysel taleplerdeki çeşitlilikler… Bütün bunlar hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da dönüşümü zorunlu kılmakta, bizi hep daha iyisini aramaya yöneltmektedir.”
Bakan Tekin, Batılılaşma süreçlerinden eğitimin de etkilendiğine işaret ederek eğitimi güncel tutmak, yeni olandan faydalanmak için kökleri üzerinde yol almak zorunda olduklarını vurguladı.
“Komşunun ilacıyla tedavi olamayacağımızı artık öğrendik”
Batılılaşma sürecinde özün yok sayıldığı dönemlerden geçtiklerini belirten Bakan Tekin, şöyle devam etti:
“Maalesef batılılaşma serüvenimizdeki hatalı değerlendirmelerden, eğitim sistemimiz de zaman zaman nasibini aldı ancak şimdi başka ülkelerin eğitim sistemlerini idealize ettiğimiz, ‘Getirip tıpkısını bize de uygularsak, her derdimize deva olur.’ düşüncelerini çok şükür geride bıraktık. Komşunun ilacıyla tedavi olamayacağımızı artık öğrendik. 200 yıllık tarihî geçmişi olan ülkelerin uygulamalarını idealize etmekten, bizim işimize yarar sonuçlar çıkmayacağını öğrendik. Binlerce yıllık tecrübemizi görmezden gelen, sonradan görme, taklitçi zihniyetin bizi bir yere götürmediğini acı tecrübelerle yaşadık. Dünyanın birçok kültüründen daha kadim olan medeniyetimiz, kendimize ait olan eşsiz bir birikimiminiz var. Yine sadece bize ait olan dertlerimiz, kemikleşmiş sorunlarımız da var. Bunları ancak bize ait bize özgü reçetelerle çözebiliriz. Komşu derdini çözecek reçeteyi bulmuş olabilir ki kuşkusuz onlar da kendi geleneklerinden, kendi kültürlerinden beslenerek kendi dertlerine deva olacak çözümleri buldu.”
“İnandığımız eğitim anlayışının önünü açmak istiyoruz”
Eğitimin evrensele doğru uzanacak bir süreç olduğundan bahseden Bakan Tekin, şunları kaydetti:
“Ayaklarımızı sağlam bir zemine, kendi kültürümüze dayamadan, her esintiye kapılarak şekilden şekile girme tehlikesine karşı tedbir almamız gereken bir süreci yaşıyoruz. Eğitim sistemimizde millî bir kimliğin oluşumuna katkı sağlamayı, millî bilince sahip bireylerden oluşan bir toplum meydana getirmeyi, eğitimi toplumun her kesimine ulaştırmayı ve gençlerimizi 21. yüzyılın gereksinimlerine uygun şekilde donatmayı hedefliyoruz. Eğitim felsefemiz doğrultusunda ahlaklı, erdemli; milleti ve insanlık için iyi, doğru, faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş, vatansever öğrenciler yetiştirmek üzere eğitim sistemimizi geliştirme gayretindeyiz. Eğitim sistemimizin bütün kanallarını açık tutmak, politikalarımızın önünde engel teşkil eden, zaman zaman kaosa sebebiyet veren durumları bertaraf etmek için başladığımız günden itibaren küçük büyük birçok sorunun üzerine gittik. Bunu yaparken popülist kaygılardan uzak durduk. Kimseye hoş görünme derdinde olmadık. Öncelikle problemleri çözmek ve inandığımız eğitim anlayışının önünü açmak istiyoruz. Gündelik siyasi gerilimlerle vakit kaybedecek bir lüksümüz yok.”
Geçen yılın ana temasının Türkçe üzerine olduğunu anımsatan Bakan Tekin; bu kapsamda projeler geliştirdiklerini, okullardaki ölçme ve değerlendirme süreçlerini yeniden revize ettiklerini, sınıf ve ders geçme notlarını Türkçe üzerinden yeniden düzenlediklerini ifade etti.
Bu yıl üç ana tema üzerinden hareket ettiklerini anlatan Tekin, şöyle konuştu:
“Biri, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin sağlıklı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi. İkincisi ağustos ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla yayımladığımız ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi’. Bunu da çok önemsiyoruz. Bir de okul-aile iş birliği, bu yıl gündemimize aldığımız üç ana konu. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli bilgiyi değil, insanı merkeze alan bir yaklaşımla dizayn edildi. Madde ile manayı, akıl ile duyguyu, birey ile toplumu dengeler. Daha önce belirttiğim şekilde evlatlarımıza evrensel değerler kazandırırken onların kendi kültürlerine, tarihine ve medeniyetine bağlı bireyler olarak yetişmesine ortam ve imkân sağlar. Eğitim alanında gerçekleştirdiğimiz bu köklü dönüşümle, sadece bilgi üreten değil, aynı zamanda bu bilgiyi insanlık yararına dönüştüren Türkiye Yüzyılı nesline Allah’ın izniyle ulaşacağımıza inanıyorum.”
Bakan Tekin, öğretim programlarını bilimsel gelişmeler ışığında, eğitim bilimlerindeki yenilikleri, insan hak ve ilkelerini, milletin kadim değerlerini esas alarak yeniden yapılandırdıklarını belirterek,i “Türkiye’deki mesleki eğitim özellikle 28 Şubat sürecine kadar oldukça sağlıklı bir şekilde işlemekteyken, 28 Şubat sürecinde sekteye uğradı. 28 Şubat sürecinde baskılarla alanı daraltılan mesleki ve teknik eğitimi, yeniden millî kalkınmamızın temeline yerleştirmek üzere bir politika belgesi oluşturduk. ‘Herkesin bir mesleği olmalı.’ anlayışı ile hazırladığımız bu belge, mesleki eğitime erişimi artırmanın ötesinde, eğitimde kaliteyi yükseltmeyi ve mezunlarımızı küresel iş gücü piyasasında rekabet edebilir bireyler olarak yetiştirmeyi hedefliyor.” diye konuştu.
“28 Şubat’ın dayatmacı zihniyetinin bir etkisini, bir sonucunu daha ortadan kaldırmış olacağız”
Bu çerçevede hayata geçirdikleri “sektör içi okul” ve “sektöre entegre okul modelleri”nin öğrencilere geleceğin teknolojilerine uyum sağlama imkânı sunmakla kalmadığını, aynı zamanda ülkenin nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılayarak kalkınmasına güç kattığını söyleyen Bakan Tekin, şöyle devam etti:
“28 Şubat’tan sonraki süreçte mesleki ve teknik eğitim, imam hatiplerin önünün kesilmesi istenilen bir politik manevra ile mesleki ve teknik eğitim süreci sıkıntıya uğramıştı. Bu sıkıntının sonuçlarını şimdi çok daha bariz bir şekilde görüyoruz. Bilhassa ülkemizin iktisadi kalkınmasına gönül veren sektörler, nitelikli iş gücü bulma konusunda sorun yaşıyor. Bu sorun beraberinde ekonomik kalkınmayla ilgili bir dizi problemleri de getiriyor. Biz attığımız bu adımlarla mesleki ve teknik eğitimde yaşadığımız sorunları çözdüğümüzde, ülkemizin ekonomik kalkınmasına da ciddi bir katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. Diğer taraftan da 28 Şubat’ın dayatmacı zihniyetinin bir etkisini, bir sonucunu daha tam anlamıyla ortadan kaldırmış olacağız.”
Bakan Tekin, okul ve aile iş birliğine önem verdiklerini vurgulayarak, anne, baba, ağabey ile kardeş gibi bütün toplumsal rollerin öğretmenlere yüklendiğini ve bunun yanlış olduğunu dile getirdi.
“Öğretmenlerimiz sadece öğretmenlik yaptıkları zaman çok daha başarılı olacaklar”
Başarı yakalanması için öğretmenlerin “öğretmenlik” yapmasını, ailelerin de eğitim sürecinde öğretmenlerin üzerindeki bu toplumsal roller yükünü alacak çaba içinde olmasını isteyen Bakan Tekin, şunları kaydetti:
“Hayat boyu öğrenme kapsamında aile okulu modülünün içine, ebeveyn okulu diye bir modül ekledik. Kademeler arasında farklı ders saatlerinde velilerimiz istediklerinde halk eğitim merkezlerimizde ücretsiz olarak bu modüllerden yararlanarak eğitim öğretim süreçlerini pozitif etkileyecek bir veli davranışının ne olduğunu oralarda görebilecekler. Öğretmen arkadaşlarımız, uygulamalarla bunu velilerimizle paylaşacaklar. Bu ve buna benzer uygulamalı örneklerimizi EBA üzerinden ‘velivizyon’ dediğimiz bir portalde de paylaşıyoruz. Dolayısıyla bu yılki üçüncü ana gündemimiz de bu. Muhakkak ki Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başta olmak üzere, bu üç politikanın da başarıya ulaşmasında toplumun tamamının desteği önemli ama en önemli destek öğretmenlerimizdir. Birçok yerde eleştirilsem de söyledim. Öğretmenlerimizden beklediğimiz, toplumsal rollerin bir kısmı en azından kendi üzerimize düşeni kendimiz yapalım. Öğretmenlerimiz sadece öğretmenlik yaptıkları zaman çok daha başarılı olacaklar.”
Öğretmenlerin mesleki niteliklerini artırmak, çalışma koşullarını iyileştirmek ve onlara hak ettikleri itibarı kazandırmak için Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu yeniden ele aldıklarını hatırlatan Tekin, “Sayın Cumhurbaşkanımızın onayları ile geçtiğimiz ay yürürlüğe giren bu kanun ile öğretmenlik mesleği yasal zemine ve yasal bir statüye kavuşmuş oldu. Bu Kanun, öğretmenlerimizin mesleki haklarını güvence altına alırken, uzmanlık ve başöğretmenlik gibi kariyer basamaklarıyla mesleki gelişimlerini teşvik eden bir yapıyı da aynı zamanda hayata geçirdi.” değerlendirmesinde bulundu.
“Millî Eğitim Akademisi’ni kurduk”
Bakan Tekin, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Öğretmen istihdamı ve yetiştirme sürecinde devrim niteliğinde bir başka uygulamayı hayata geçirdik, Milli Eğitim Akademisini kurduk. Akademi, öğretmenlerimiz görev öncesi hazırlıklarından meslek içi gelişimlerine kadar her aşamada yanlarında olacak donanımlı, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilen eğitimciler yetiştirme hedefimize hizmet edecek. Akademiyi kurumsallaştırırken de bütün dünya örnekleri incelendi. Bizdeki öğretmen yetiştirme sürecindeki eksik olarak tanımlanan kısımlar analiz edildi ve özelikle uygulama ağırlıklı bir öğretmen yetiştirme sürecini hayata geçirdik. Bu süreçte de özellikle üniversitelerimizi çok önemsiyoruz. Akademisyenler aracılığıyla illerde kuracağımız akademilerde bu süreci birlikte yürüteceğiz.”
Bakan Tekin, kongreden önce 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen fotoğraf yarışmasında dereceye giren fotoğrafların yer aldığı “Öğretmen Gözüyle” fotoğraf sergisininin açılışını gerçekleştirdi.
Bakan Tekin, “Öğretmen Gözüyle” temalı Maarif Kongresi’nin ardından ziyaretlerde bulundu.
2023 yılında beyin kanaması geçirdikten sonra tedavisi devam eden Türk Telekom Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi Matematik Öğretmeni Şükrü Bayram’a evinde “geçmiş olsun” ziyaretinde bulunan Tekin, ardından da emekli öğretmen Nedim Şengül’ü Yakutiye ilçesindeki ikametinde ziyaret etti.
Ziyaretlerin ardından Bakan Tekin, Palandöken Belediyesi Türk Musikisi tarafından Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezinde düzenlenen “Öğretmenler Günü Özel Konseri”ne katıldı. Bakan Tekin, burada öğretmenlerin gününü kutladı.