Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) düzenlediği, “Aday Öğretmen Yetiştirmenin Geleceği ve Aday Öğretmenlik Modeli” konulu panele katıldı.
Müsteşar Tekin, öğretmen adaylarının, aday öğretmenlik eğitimini yaşadıkları illerde almayı ısrarla talep ettiklerini, adayların stajyerlik sürecini ailelerinin yanında geçirmelerine müsaade ettiklerini, buna rağmen memnuniyet oranının az olduğunu anlattı. Kalkınma Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığının öğretmen niteliklerinin artırılması yönündeki projelerine destek verdiğini ifade eden Tekin, “Önümüzdeki günlerde özellikle beşinci sınıfların dil ağırlıklı bir sınıf haline dönüştürülmesi ve müfredat konusunda öğretmenlere yönelik yeni hizmet içi eğitim süreci başlatacağız. Kalkınma Bakanlığının destekleriyle, bize sunacağı imkânlarla bunu yapacağız.” diye konuştu.
2003´ten beri 561 bin 431 öğretmen atandı
Bakanlığın aday öğretmenlik uygulamasını başlatma nedenlerini anlatan Tekin, Türkiye´de eğitim sektöründe memnuniyetin diğer sektörlere göre daha düşük olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Fiziksel yatırımlar, bütçeden ayrılan kaynak itibarıyla bakıldığında aslında çok yüksek bir memnuniyet olması beklenirken çok düşük. Ülkelerin demokrasi düzeyleri üzerinden göstergelere bakarken bütçeden eğitime ayrılan paya bakıyoruz. Türkiye son 15 yılda ciddi mesafe katetti. Genel bütçenin beşte biri eğitim harcamalarına ayrılmış durumda. Buna rağmen memnuniyetin düşük olmasının gerekçeleri üzerinde durmak gerekirdi. Biz 3-3,5 yıldır niye bu kadar kaynak ayrılmasına rağmen memnuniyet oranı bu kadar düşük, bunu masaya yatırmıştık. Her bir konuda alan araştırmalarıyla desteklenen politika önermeleri geliştirdik.”
2003 yılından itibaren ataması yapılan öğretmen sayısının 561 bin 431 olduğunu kaydeden Tekin, “Mevcut öğretmenlerimizin sayısıyla kıyasladığımızda, 948 bin öğretmenimiz var, yüzde 60´a yakın bir kısmı mevcut hükümet döneminde atanmış. Buna rağmen öğretmen nitelikleriyle alakalı bir problemimiz var. Demek ki öğretmen niteliklerinin artırılması, hükümetin iktidara geldiği yılların en başında başlamış olsaydı öğretmenlerimizin yüzde 60´ı yeni konsepte göre istihdam edilmiş ve adaylık sürecini tamamlamış olacaktı.” diye konuştu.
“Senkronizasyon problemi var”
Öğretmenlerin çok yetersiz olduğu düşüncesini doğru bulmadığını vurgulayan Tekin, yüzde 3´ünün ön lisans mezunu, yüzde 86´sının lisans mezunu olduğunu, yüzde 10´un da lisans üstü eğitim aldıklarını söyledi. Öğretmenlerin niteliklerini daha da artırma konusunda çalışmalar yürüttüklerini fakat çalışmalarında harmoni problemiyle karşı karşıya kaldıklarını belirten Tekin, “İlkokullarda yaklaşık 10 yıldır bitişik eğik el yazısıyla eğitim veriyoruz. Ne beklenir, mevcut sınıf öğretmenlerimizin hizmet içi eğitimden geçirilmiş olması gerekir. Bitişik eğik el yazısıyla öğretmenlerin eğitim alması beklenir. Bakanlık bunu kısmen yapmış. Şu daha çok beklenen bir şey. Eğitim fakültelerinde okuyan öğrencilerin müfredatına bitişik eğik el yazısıyla çocuklara okuma yazma öğretmenin ekletilmesi gerekirdi. Burada bir senkronizasyon problemi var. Eğitim fakültelerinin MEB´in müfredatıyla ciddi bir şekilde iletişim problemi vardı. Bundan kaynaklı ciddi problemimiz var.” dedi.
“Öğretmen adayları aday öğretmen sürecine soğuk bakıyor”
Öğretmenliğin bir meslek ama aynı zamanda bir kadro unvanı olduğunu ifade eden Tekin, eğitim fakültesini bitirenlerin kendisini öğretmen olarak tanımladığını ama başka fakültelerinden mezun olanların kendilerini o mesleğin kadrosuyla eş değer görmediğini anlattı. Öğretmen adaylarının aday öğretmen sürecine soğuk baktıklarını vurgulayan Tekin, kamuoyunda yapılan tartışmalarla bunun gereksiz olarak algılandığını kaydetti.
Tekin, aday öğretmenlik sürecini şöyle anlattı: “Eğitim fakültelerinden mezun olan arkadaşlar arasından bizim ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek, bizim eksikliklerimizi giderecek arkadaşlarımızı istihdam edip yine bizim belirlediğimiz çerçevede, müfredatımız, okullarımız ve koşullarımızda hizmet içi eğitimin ardından öğretmen unvanlı kadrolara atama süreci başlattık. Bu sürecin doğru tanımlaması budur. Bundan daha doğal bir süreç de yoktur.” Tekin, öğretmen adaylarının staj uygulamalarının elektronik ortamda kayıt altına alınmaya başlanacağını, YÖK´e bu konuda yazı gönderildiğini belirtti.
2016´da 37 bin 290 hizmet içi eğitim
Öğretmenlerin hizmet içi eğitime büyük önem verdiklerini belirten Tekin, hizmet içi eğitim rakamlarıyla ilgili şu bilgileri aktardı: “2016’da biz bakanlığımızda 37 bin 290 hizmet içi eğitim yaptık. Bu çok devasa bir rakam. Mükerrerlerle birlikte, yani bir öğretmen birden fazla eğitim almış olabilir, 1 milyon 410 bin 881 öğretmenimiz de hizmet içi eğitime katılmış olabilir. Yani en az bir eğitime giden öğretmen sayımız 400 bin civarında. Ama hizmet içi eğitim dönüşünde verim alamadığını gözlemliyoruz.” Tekin, hizmet içi eğitimlerin verimli olması için radikal bir çözüm olarak aday öğretmenlik sürecini devam ettireceklerini, halen öğretmenlik mesleğine devam edenler için ise Öğretmen Akademilerinin hizmet vermeye başladığını aktardı.
Toplantıya katılan bir öğretmen adayının, şubat ayında atama olup olmayacağı sorusu üzerine Tekin, şunları söyledi: “Şubat ayının şu an itibariyle 7´si. Henüz ilana çıkılmadığına göre atama olsa bile onun adı şubat ataması olmaz. Her yıl atama yapabilmemiz için Bütçe Kanunu´nda kamuya tahsis edilen kamu görevlilerinin bir kısmının orada tanımlanması lazım. Bütçede, kamuda istihdam edilecek personel sayısı zikredildi. Kalkınma Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Aile Bakanlığı ile birlikte oturulup bakanlıklara dağılımın yapılması gerekiyor. Henüz böyle bir dağılım yapılmadı. Yapılmadığı için biz 2017 yılı içinde kaç öğretmen istihdam edeceğimizi, kamuda istihdam edilecek personelin yüzde kaçının bizim olacağını bilmiyoruz. Bunun kararı verildikten sonra bakanlık olarak oturup bunların ne kadarını şimdi ne kadarını 2017 KPSS´den sonra istihdam edeceğimize karar vereceğiz.”