TBMM Başkanlığı himayelerinde Üniversitemiz ve Türk Tarih Kurumu’nun düzenlediği Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı’nın 100.Yılında “Milli Egemenlik ve Temsil” Uluslararası Sempozyumu düzenlendi. Açılışa TBMM Başkanı Mustafa ŞENTOP, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf TEKİN, TTK Başkanı Prof. Dr. Birol ÇETİN ve davetliler katıldı. 3 gün süreli uluslararası sempozyuma siyaset bilimi, hukuk, uluslararası ilişkiler, iktisat, sosyoloji ve tarih gibi farklı disiplinlerden yerli ve yabancı çok sayıda bilim insanı katıldı.
“TBMM’nin açılışı parlamento geleneğimizin güçlü bir örneği”
Sempozyumda konuşan TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa ŞENTOP, tarihi olaylara birbirinden bağımsız kopuk olaylar şeklinde bakıldığını söyledi. TBMM Başkanı ŞENTOP, tarihi olayların birbiriyle bağlantılı olduğunu fark ederek tarihe bakmanın önemine dikkat çekti. ŞENTOP, TBMM’nin 100. yıl bağlamının tarihi akış içinde kavranması gerektiğini kaydederek, “TBMM’nin açılışının, aslında bizim parlamento geleneğimizin güçlü bir örneği olması bakımından da bu akış içinde değerlendirilmesi önemli” şeklinde konuştu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bazı arkadaşlarından Meclis-i Mebusan için aday olmalarını ve Mecliste yer almalarını istediğini dile getiren ŞENTOP, 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclis’inin milletvekillerinin önemli bir kısmının, 1919 yılı Kasım ayındaki seçimlerle İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’a giren milletvekillerinden oluştuğuna dikkat çekti. TBMM Başkanı ŞENTOP, sözlerine şöyle devam etti:
“Şüphesiz TBMM’nin 100. Yılı önemli bir tarihi dönüm noktası ama bizim gerek parlamento göreneğimiz gerek istişare geleneğimiz gerekse devlet yönetimindeki kurumsallaşmalar, aynı zamanda kural koyan organla yargı organlarının özellikle ayrılması, kural koyucu organlarla otoriteyle yönetim yetkisinin birbirinden ayrılması noktasında tarihimizde çok önemli, dikkate değer ayrıntılar ve uygulamalar var.”
“Bu coğrafyadaki demokrasi çok köklü”
AHBVÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf TEKİN, 2020’nin Cumhuriyetimiz açısından, Türkiye’deki demokrasi mücadelesi açısından çok önemli bir dönem olduğunu söyledi. “Türkiye’de sosyal bilimler alanında iddialı bir Üniversite olarak, bu süreçte akademik anlamda üstümüze düşeni yapmak üzere yola çıktık” diyen Rektör TEKİN, 100. Yıl kapsamında neler yapılabileceğine dair çok kapsamlı bir etkinlik silsilesi planlandığını açıkladı. Prof. Dr. TEKİN, pandemi sebebiyle bu programda revizyona gitmek durumunda kalındığını aktardı. Bir yıl önce akademik tebliğ çağrısı üzerine rekor düzeyde bildiri özeti gönderildiğini dile getiren Prof. Dr. TEKİN, “Sempozyumumuzu 23 Nisan’da yapamadığımız için en anlamlı tarih olarak yine demokrasi açısından, parlamento ve temsil açısından önemli bir tarih olarak bildiğimiz 5 Aralık Türk kadınına seçme-seçilme hakkı verilişinin 86. Yıldönümü vesilesiyle bugünü uygun tarih olarak planladık” dedi. Bu coğrafyada demokrasi ve parlamento fikrinin aslında 23 Nisan’dan çok daha önceye dayanan bir geçmişi olduğunu vurgulayan TEKİN, hem eski Türk devletlerinde hem de İslamiyet sonrası devlet geleneğinde parlamento benzeri yapıların dönemin koşullarına uygun bir biçimde sürekli olarak mevcudiyetini koruduğunu dile getirdi. Rektör TEKİN, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1877 yılında kurulan parlamentomuz hem oluşumu itibariyle hem de oluşum öncesi yaşanan tartışmalar itibariyle hem de parlamento içerisinde yapılan tartışmalar itibariyle bu coğrafyadaki demokrasi mücadelesinin çok köklü ve çok sağlıklı bir zemine oturduğunu gösteren bir geçmişe sahibiz. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM de bu toplumsal yapının üzerine inşa edilmiş bir parlamentodur.”
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol ÇETİN ise “Bu programımız 23 Nisan’da öngörülmüştü fakat mevcut koşullardan dolayı iptal ettik. Belki bunun da bir faydası oldu, çevrimiçi olarak yapılıyor. Birçok ülkeye ulaşmamız aynı anda mümkün olabilecek. 50 konuşmacımız katılacak sempozyumumuza ve toplamda 10 oturumumuz olacak. Milli Egemenlik fikrini her açıdan bu sempozyumda ele alacağız” ifadelerini kullandı.